Güzellik

Selin bu sıralar güzelliğine taktı kafayı. Daha doğrusu güzel olmamaya. Kendisini beğenmiyormuş. Televizyonda sürekli prenses seyretmenin etkisi olmalı. Kafayı taktığı noktalardan birisi de burnunda çıkan çiller.

İnsanların kusurlarıyla, onun anlayacağı dilde çirkinlikleriyle değerli olduğunu, kusursuz olanın yapay durduğunu söyledim. Bunun üzerine yüzünde çok çil olan anaokulu öğretmenini hatırladı. “Zeynep Öğretmenin yüzünde çok çil var ama o çak tatlı” dedi.

Kız Kulesi (Maiden's Tower)

Amalfi

Köpeğiyle (With her dog)

Venedik (Venice)

Anaokulu mezuniyet töreni (Preschool graduation)

Horon Oynarken (Horon Dance)

Komo Gölü (Como Lake)

Battaniyesiyle son dönemleri (Last times with her blanket)

Kuğulu Park (Swan Park)

Dedeyle kamp (Camp with grandfather)

2 yaşında (2 years old)

Ege ve Arda ile oynarken (Playing with Ege and Arda)

Cici Miço (Sweet Miço)

Nasıl numara? (Did you like my performence?)

Ayvalık'tayım (I'm in Ayvalık)

Abla oldum (I am elder than my new cousin)

Çakıl'la oynarken (Playing with Çakıl)

İlk doğumgünüm (My first birthday)

Piyana çalıyorum (I'm playing piano)

Dilek yemek yediriyor (Dilek is feeding me)

Marmaris'te yüzüyorum (Swimming in Marmaris)

Ayfer'le İstanbul'dayız (Me and Ayfer in İstanbul)

Dişlerimi beğendiniz mi? (Do you like my teeth?)

Yanımda bekleyin (Stay with me)

Annem beni seviyor (My mother likes me)

Düşünmem gereken şeyler var (Time for thinking)

Annem süsledi (Mother tries to make me beautiful)

Amcamın kucağı (On uncle's arms)

Gene acıktım (I am hungry again)

Dayım, yengem ve kuzenlerim Marmaris'ten ziyaretime geldi (Uncle, aunt in law and cousins came from Marmaris to see me)

Annem ve babam (My parents)

 

Dedem (My grandfather)

 

Anneannem (My grandmother)

 

Dayım'ın kucağında güzel uyunuyor (I sleep well on uncle's arms)